Arkadaşlar selamun aleyküm.
Donald TRUMP 4 yıl sonra seçimleri kazandı. Böylece dünya siyasetinde bekleyen birçok sorunu da kucağına almış oldu.
Rusya-Ukrayna savaşı, israilin Filistin ve Lübnan’daki katliamları ve belki de en büyük dertte Çin’in ekonomik olarak ABD’yi köşeye sıkıştırması.
20 Ocak 2025 tarihinde yemin etmesiyle resmi olarak göreve başlayacak olan Trump, her ne kadar şuan başkanlık koltuğunda oturmasa da kendisi ve yardımcılarının Amerika adına demeç vermesi, ABD’nin gelecekte nasıl bir politika izleyeceği hakkında bazı bilgileri bize veriyor.
Rusya-Ukrayna savaşından başlayacak olursak Trump, seçimlerden önce katıldığı bir televizyon programında göreve geldiğinde 24 saatte Rusya-Ukrayna savaşını bitireceğini söylemişti. Seçimi kazandıktan sonra da kendisini tebrik etmek için arayan Putin’e de savaşı bitir demişti. Fakat Trump’ın ne 24 saate savaşı bitireceğim çıkışı ne de Putin’e savaşı bitir tavsiyesinin altı dolu değildi. Yani savaşı nasıl ve ne şekilde bitireceğinden bahsetmemişti.
Ama neyseki yardımcısı Bryan Lanza ve oğlu J.Trump, ABD’nin nasıl bir politika izleyeceğini açık etmişti.
Lanza, yeni yönetimin amacının Ukrayna’da Rusya tarafından işgal edilen toprakları geri almak değil barışı sağlamak olduğunu söyledi. Ayrıca “Eğer Zelensky masaya gelir ve sadece Kırım’a sahip olursak barış yapabiliriz derse bize ciddi olmadığını gösterir” dedi.
J.Trump ise İnstagram’da yayınladığı hikayede Zelensky’e hitaben ‘Harçlığını kaybetmene 38 gün kaldı” dedi.
Yani muhtemeldir ki Trump yönetimi göreve geldiğinde Zelensky’e, Kırım dahil topraklarının %20’si gitmiş olabilir. Geri almak için çabalama üstüne bir bardak su iç mevzu kapansın diyecek. Eğer böyle bir gelişme olursa Zelensky başta hık mık diyecek olsa da mecburen kabul edecek. Çünkü ABD’nin silah, mühimmat ve para desteği olmasa zaten savaşı bu kadar bile sürdüremezlerdi. Ayrıca eğer Trump desteği çeker savaşı bitireceğim diye diretirse Almanya, Fransa gibi avrupanın önde gelen ülkeleri de Ukrayna’ya yardımlarını keserler. Hatta işlerine bile gelir. Çünkü Kremlin'in savaş süresince ikide bir doğal gaz kozunu kullanması avrupa’da hem üretiminin sekteye uğramasına hemde maliyetlerin yükselmesine neden oluyor. İşte o yüzden Rusya-Ukrayna savaş defterinin kapanması avrupanında işine gelir diyelim ve Trump’ın israil politikasına geçelim.
Trump’ın israil ile ilgili nasıl politika izleyeceği seçim kampanyası sürecinde, eğer seçilirsem ben Biden’dan daha fazla israile yardım edeceğim şeklindeki açıklamalarından belliydi. Ayrıca Trump’ın ilk başkanlık döneminde Kudüsü israilin başkenti olarak ilan ediyorum çıkışı ve Filistin’nin geleceği ile ilgili israil yanlısı olan ve “Trump barış planı” olarak bilinen argümandanda ABD’nin Trump’ın ikinci başkanlık sürecinde nasıl bir yol izleyeceği anlaşılıyordu.
Yani sizinde bildiniz gibi Amerika’da ne olursa olsun, kim başkan seçilirse seçilsin ABD’nin israil politikası ne istiyorlarsa verin olarak devam edecek. Neden diye sorarsanız o başka bir videonun konusu diyerek buraya bir nokta koyalım ve Trump’ın Çin ile ilgili politikasına geçelim.
Çin devlet başkanı Şi Cinping seçimi kazanan Trump’ı tebrik etmiş ve geçinmenin bir yolunu bulalım mesajını vermişti.
Trump ise daha seçim dönemindeyken bile Çin’den ithal edilen tüm ürünlere %60 ek gümrük vergisi getirme sözü vermişti. Ayrıca Trump’ın ilk başkanlık döneminde Çin ile ticaret savaşı yaptığı da zaten biliyor. Demem o ki görünen köy kılavuz istemez hesabı Trump’ın ikinci dönemi de Çin ile ticaret ve üretim savaşı şeklinde süreceğe benziyor diyelim ve son olarak Türkiye’nin Trump’dan beklentilerine geçelim.
Türkiye’nin Trump’dan belki de en büyük beklentisi Suriye’nin kuzeyindeki Amerikan askeri varlığını sonlandırması.
Aslında Trump Aralık 2018’de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı telefon görüşmesi sonrasında ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde İşid’i yendiğini ve artık askerlerin geri dönebileceklerini açıklamıştı. Fakat derin Amerika Trump’ın bu kararını uygulamamış asker sayısını azaltmakla yetinmişti.
Yani Trump, başkanlık koltuğuna oturduğunda yeniden durum değerlendirmesi yapıp da Türkiye’nin Suriye’deki ABD varlığını sonlandırması talebini yerine getir mi açıkçası pek zannetmiyorum. Çünkü Suriye denklemi Trump’ın ilk başkanlık zamanından beri çok değişti. O zamanlar israilin Gazze katliamları ve israil-Lübnan savaşı yoktu. Kıbrıs güneyi ABD’nin israile yardım gönderme noktası olarak kullanılmıyordu ve israil savaş jetleri de Suriye’nin başkenti Şam’ı bombalamıyordu.
Yani her geçen gün daha da karışık hale gelen Suriye bölgesinde bir yanda Rusya bir yanda İran bir yanda israil diğer yanda gayet tabi sahada olması gereken Türkiye varsa küresel güç konumda bulan ABD Suriye’deki askeri varlığını sonlandırmaz.
Benim şahsi görüşüm Suriye bataklığı gün geçtikçe daha da bulanıklaşarak bizim başımıza dert olmaya devam edecek.
Allah ordumuzu ve milletimizi korusun.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yazı ile alakalı yorum yaparak değerli fikirlerinizi benimle paylaşırsanız çok mutlu olurum. Şimdiden teşekkürler.