İran-İsrail Savaşı Tiyatrosunda Kim Ne Kazandı?

 




Arkadaşlar selamun aleykum. 


Son günlerde bildiğiniz gibi dünya gündemi İran-israil gerginliği ile çalkalanıyor. Yaşanan gelişmelere gerginlik diyorum. Çünkü bu yaşanan olaylar başka devletler arasında olsaydı çoktan savaş çıkmıştı ve çok başka şeyler konuşuyor olurduk. Ama söz konusu olan ülkeler israil ve İran olunca konu farklı oluyor. Yapılan eylemler her ne kadar doğrudan savaşta yaşanması gereken olaylar olsa da, malum bu iki devlet arasında olunca doğru bilinen her şey bizleri yanıltabiliyor. 


Peki söylemlerdeki gerginliğin, göstermelik saldırıların nedeni nedir?

Yaşanan bu olaylar kime yarıyor? Kimler ne menfaat sağlıyor?

Gelin bugün bunları konuşalım.


Videoya geçmeden kanala abone olmayi unutmayın.


Aslında yıllardır ABD’nin desteğini alarak İran'a diş gösteren israil ve kendileri tarafindan israil’in haritadan silineceğini söyleyen İran'ın atışmalarına bizler alışmıştık. Ciddiye bile almıyorduk. Fakat son yaşanan olaylar her zamankinden farklı ve ileri boyuttaydı. Olayın detaylarına girmeyeceğim. Zaten neler yaşandı biliyorsunuz. Bizim konumuz yaşanılan kazanımlar ile ilgili.


O zaman ilk önce israilin kazanımları ile başlayalım,


7 ekimde Kassam tugaylarının saldırısıyla gafil avlanan israil tüm dünyaya mağduru oynuyordu. Tabi ki kimin kim olduğunu bilen bizler için israilin mağdur edebiyatının bizim nazarımızda hiçbir ehemmiyeti yoktu.  Zira Filistinlilerin topraklarını haksız yere elinden alıp yıllarca zalimlik yaptıktan sonra, meşru müdafa hakkını kullanmalarından daha normal ne olabilirdi. Ama söz konusu israil olunca kimin haklı olduğundan ziyade israilin menfaatleri önemliydi.


israil mağdur edebiyatı sayesinde başta ABD olmak üzere avrupa devletlerinin desteğini alarak bir soykırıma başladı. Dünya ise sadece ölenlerin rakamsal istatistiğini tutmak ile yetindi. Fakat sonra işler yavaş yavaş değişmeye başladı. Amerika ve avrupada dünyada hala daha vicdanlı insanlar varmış diyebileceğimiz türden toplumsal hareketler, mitingler ve yürüyüşler yapılmaya başlandı. Bunlar ilk başta çok ciddiye alınmadı. Bastırılmak istendi. Fakat sayı giderek arttı. israilin en büyük destekçisi olan Biden bile yaklaşan başkanlık seçimi öncesinde şimşekleri üzerine çekmek istemediği için netanyahu  ile ters düşmeye başladı. 

Hal böyle olunca israil mühimmat ve lojistik dayanağı hariç ilk baştaki desteğini yavaş yavaş kaybetmeye başladı. İç politikada da yalnızlaşan netanyahu, yaptığı zalimliğin üstüne perde çekip dikkatleri üzerinden kaldırmak için en büyük kozunu oynayarak İran konsolosluğuna hava saldırısı gerçekleştirdi. Dikkatleri üzerinden atmak, kaybolan desteği yeniden kazanmak için İran’a nanik yapmak hiçte mantıksız değildi. Çünkü İran'ın kendisine saldırmayacağını biliyordu. Ayrıca İran, Amerika ve avrupanın yumuşak karnıydı. israilde bunu bildiği için adete bak bölgede İran diye bir devlet var bunda nükleer güçte var bu güç yarın bir gün size de döner aman israile desteği kesmeyin, bize kol kanat gerin, Gazze’nin böyle olduğuna bakmayın demek için İran’a saldırdı. Ne yalan söyleyelim başarılı da oldu. Dünya gündemini gazze’den çekti. Olası bir orta doğu savaşı bahanesiyle kendisine yeniden destek topladı. Şimdi de istediği gibi yeniden Gazze’yi bombalıyor. 


israilin İran’a saldırmasıyla kazanımları özetle bunlar. 

Şimdi İran'ın kazanımlarına geçelim.


1979 yılından beri Rıza Pehlevi monarşi yönetiminden Ayetullah Ruhullah Humeyni devrimi ile İslam Hukuku Şii mezhebi görüşlerini esas alarak İslam Cumhuriyeti şeklinde yönetilen İran’da, yeni yönetim rejimi yıllardır temelden sarsılıyor. Çünkü adı cumhuriyet olsa da İran hiç bir zaman cumhuriyet kelimesinin karşılığını yerine getirmedi. 

Şuan görselde bulunan Wikipedia verilerine incelersek, aktif  görevde bulunan İran'ın yüce lideri Ali Hamenei 1989 yılından beri yani 35 senedir ülkenin başında bulunuyor. Görev süresi ise “Hayat Boyu.” Dini liderin görev ve yetkileri ise bu bilgilerden daha çarpıcı. 

Dini yüce lider, kararnameler yayınlamakta, ekonomi, çevre, dış politika, eğitim, ulusal planlama ve İran’daki diğer her şey hakkında nihai karar verme yetkisine sahiptir. İran'da seçimle gelen hükümetin iktidarı, dini liderin gözetimi altında çalışmalarını yürütür. Yani Dini lider cumhurbaşkanından daha güçlüdür. Dini lider silahlı kuvvetlerin başkomutanıdır. Askeri istihbaratı ve güvenlik operasyonları kontrol eder. Savaş açmada veya barışı kabul etmede tek yetkilidir. Kilit konumda olan tüm devlet kurumları dini liderin kontrol altındadır. Vesaire. Örnekleri çoğaltabiliriz. Ama gerek yok bu videonun konusu değil çünkü. 

Yani hiçbir zaman cumhuriyet olamayan İran’da rejime karşı tepkiler büyürken, rejim ise ayakta kalma politikaları için Amerika ve israile sallama politikaları ile popülaritesini arttırmaya çalışıyor. Arada bir israili haritadan sileceğini ya da Amerika’ya nasıl saldıracağına dair animasyon filmleri çekmeyi de ihmal etmiyor. 

İşte bu yüzden İran'ın tahminen 300 civari füze misillemesi rejimin güçlenmesine, halkın yönetime güvenmesine olanak sağlıyor ki misillemeden sonra İran sokaklarındaki kutlamalar da bunu doğruluyor.

Yani kısaca İran misilleme ile halkına bak israile haddini bildiriyoruz, kudüs davasına sahip çıkıyoruz. Devletinize güvenin, yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır mesajı vererek yıpranan rejimi halka yeniden tutundurmaya çalışıyor.


Velhasıl kelam İran ve israil tiyatrosundaki son perde de “dostlar bizi alışverişte görsün” saldırılarının analizini kısa bir şekilde özetlemeye çalıştım.


Umarım sizleri sıkmadan faydalı bir bilgilendirme yapabilmisimdir.

Bize destek olmak için abone olmayı unutmayın.


Allah’a emanet.


Yorumlar

Bizi Takip Edin