İşgalden önceki siyasi yapısının da çalkantılı olduğu bölge, şimdi de Azerbaycan'nın topraklarını Ermenistan'dan geri alması ile tekrar gündemde.
Öncelikle Azerbaycan'nın başlattığı mücadelenin haklı olduğunu peşinen söylememiz gerekiyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'de 1993 yılında 822 sayılı kararı ile, Ermenistan'ın işgal ettiği bölgeleri derhal boşaltması gerektiğini içeren dört karar kabul etmişti. Fakat Ermenistan yönetimi aradan yıllar geçmiş olmasına rağmen bu karara uymamıştı. Zaten ne Birleşmiş Milletleri ne de Güvenlik konseyini sallayan devlet kalmadı.
Gücü yeten yetene.
Azerbaycan ise tüm uluslararası çağrılara ve hukuksuz işgale kulak tıkayan Ermenistan hakkında topraklarını geri almak için savaşmaktan başka çaresi kalmadı. Giriştiği bu mücadelede de en büyük desteği tabi ki Türkiye'den gördü. Dünyaya nam salan, neredeyse kara savaşını devre dışı bırakan ve yerli imkanlarla geliştirilen Siha'lar kalitesini bir kez daha ortaya koydu ve Azerbaycan ordusuna belki de en büyük desteği sağladı. Hatta savaşın gidişatına yön verdi bile diyebiliriz.
Bu açıdan dünya gündemine de oturan Siha'lar ile ne kadar gurur duysak azdır.
Siha'ların da desteği ile ilerleyişini sürdüren Azerbaycan ordusu topraklarını bir bir işgalden kurtararak yaklaşık 30 yıllık hasrete son verdi. Ermenistan yönetiminin de yenilgiyi kabul etmesiyle Azerbaycan'da bayram havası eserken Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in "Ne oldu Paşinyan" diyerek Ermenistan başbakanı ile dalga geçmesi de çok konuşuldu. Yenilgiyi hazmedemiyen ermeniler parlemento binasi ile hükümet binasına baskın düzenlemiş ve hatta başbakan Paşinyan'nın yaşanan baskın neticesinde bazı özel eşyalarının çalındığı iddiası gündeme bomba gibi düşmüştü. Paşinyan ise sosyal medya paylaşımı ile iddiaları doğrulamış "gece yaşanan eylemler esnasında bilgisayar, saat, parfüm ve ehliyetinin çalındığını" söylemişti.
Görüldüğü üzere Azerbaycan'nın zaferi sonrasında Ermenistan'da, başbakanın özel eşyalarının çalınmasına varıncaya kadar durumlar karışmıştır. Ve bence daha da çok karışmaya devam edecektir. Çünkü Ermeni'lerin yenilgi sonrası gösterdiği reaksiyon normal bir tepki değildir.
Peki sizce Ermenilerin savaş mağlubiyeti sonrası bu kadar tepki göstermesinin gerçek nedeni neydi? Yenilgi sonrası yaşanan gurur ve itibar kaybı mı? Yoksa başka nedenler mi? Ermeniler Dağlık Karabağ ve çevresinin kendilerine ait olmadığını ve yaklaşık 30 yıl önce buraların devletleri tarafından işgal edildiğini zaten biliyorlardı. Peki bu bölgede kalmak için bu kadar ısrarcı olmalarının esas sebebi neydi?
İşte bu sorunun cevabı hem yazının hemde Dağlık Karabağ savaşının ana temasını oluşturuyor.
O zaman gelin meselenin farklı yönlerini de irdeleyerek biraz daha yakından bakalım.
Öncelikle şunu söylemeliyim ki Azerbaycan ve Ermenistan arasında süregelen dağlık karabağ sorunu sadece toprak mücadelesi değildir. İşgal edilen toprakların hem stratejik konumu hemde ekonomik yönü oldukça ehemmiyetlidir. Zaten Ermenistan'nın hukuksuz işgalinde ısrarcı olmasının esasları da buraya dayanmaktadır.
Dağlık Karabağ ve çevresi Ermenistan ve İran'ı da kontrol edebilecek jeopolitik konumuyla ve çeşitli yer altı kaynakları ile altın ve bakır madenleri bakımından zengin bir bölge olarak biliniyor. İşgal edilen topraklarda 155 ayrı altın, bakır, çinko, demir gibi kıymetli maden yatağı işletilerek ihracat yapılıyor. Bu ihracatı yapanların da Ermenistan devlet yönetimine yakın oldukları iddia ediliyor. Sadece Kelbecer'deki Soyudlu altın madeninde 150 ton altın rezervi tespit edilmiş durumda. Bu miktar ülkemiz toplam altın rezervinin dörtte birine takamül ediyor. Bu madeni ise Rusya merkezli Ararat Gold adlı şirket işletiyor. Ve bu şirket Ermenistan’ın altın ihracatının yüzde 99’unu yapıyor.
Rusya'nın Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki savaşta neden Ermenistan'a daha yakın olduğu buradan bakınca daha iyi anlaşılıyor.
Görüldüğü üzere Dağlık Karabağ meselesi ekonomik gücü ve stratejik konumuyla Hem Azerbaycan hemde Ermenistan açısıdan oldukça önemli bir bölge. Azerbaycan haklı davasında kazandığı zaferle bölgenin niğmetlerini bünyesinde toplarken, Ermenistan'da durumlar tersine işliyor. Savaş sonrası Azerbaycan gibi karlı çıkan bir ülke daha var o da Türkiye. Neden mi? Çünkü Azerbaycan'nın Ermenistan ile yaptığı anlaşmaya göre, kendisine bağlı Nahçivan özerk bölgesiyle yeni bir koridor yolu yapılması konusunda anlaşmaya vardı.
İşte bahse konulu koridor yolu Türkiye'nin ata topraklarına açılan kapısı demek. Başta Azerbaycan olmak üzere orta asya Türk devletleri ile ülkemizin kara yolu ile ticaret yapabilmesi demek. Yıllar önce bizi ata topraklardan koparmak için anadoluya hapsetmeye çalışan dış güçlere bir darbe daha vurmak demek.
Yani anlayacağınız açılacak bu yeni yolun bize ve Türk cumhuriyetlerine katkısı büyük olacak. Umarım bu yol tez zamanda faaliyete geçer de soydaşlarımızla kucaklaşmamız uzun sürmez.
Allah’a emanet olun.
Azerbaycan’nı yeniden tebrik ediyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yazı ile alakalı yorum yaparak değerli fikirlerinizi benimle paylaşırsanız çok mutlu olurum. Şimdiden teşekkürler.