Günümüz dünyasında hiç şüphesiz akıllı telefonlar hayatımızda önemli bir yer tutuyor. Hatta hayatımızın tam ortasını işgal ediyor desek yanlış bir tabir kullanmış olmayız. Öyle ki, koşuşturmaca ile geçen hayatımızda müsait olduğumuz ilk anda hemen telefonumuzu çıkarıp acaba ne var ne yok, telefonsuz geçen dakikalardaki son gelişmeler nelerdir? Ya da sosyal medyada ki paylaşımlarım kaç kez tıklanıp kaç kez beğeni almış? Gibi düşüncelerle telefonumuzu elimize alıp kurcalamadan rahat edemiyoruz. Buda bizi ister istemez akıllı telefonlara bağımlı hale getiriyor.
Şöyle bir yaşadığımız zamanı değerlendirecek olursak, akıllı telefonların hayatımıza getirdiği kolaylıkları, çağımızın ihtiyaç ve gerekliklerini düşününce, akıllı telefonlara mahkum olmayıp da ne yapacağız? Diye sormadan edemiyor insan. Evet, online alışverişten, banka işlerine, iş takibinden, gündelik hayatın her alanında internete ihtiyaç duyuyoruz. Bu ihtiyacımızı gidermenin en kolay yolu da akıllı telefonlardan geçiyor. Çünkü akıllı telefonlarımız her an yanımızda, elimizin altında kullanmamızı bekliyor.
Akıllı telefonlarımızın çabucak değişen, hızla gelişen, takip edilmesi dahi zorlaşan günlük yaşam trafiğimizi kolaylaştırdığı ortada iken, yapılan araştırmalar sonucunda "akıllı telefonların varlığı bile zihinsel kapasiteyi zayıflatmaya yetiyor" açıklaması, tüm akıllı telefon kullanıcılarının dikkatini bu yöne çekti.
ABD'nin Teksas Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma ile "akıllı telefonların yakında tutulmasının dahi zihinsel kapasiteyi azalttığını ortaya koydu."
Araştırmacılar 800 akıllı telefon kullanıcısına yaptıkları deneylerde, akıllı telefonların insanlar üzerindeki etkisini inceledi. Deneye katılan akıllı telefon kullanıcılarına bilgisayar üzerinde yapılan bir testten geçmeleri istendi. Testler ise zihinsel kapasiteyi yani kişinin belli bir zamanda bilgileri tutma ve işleme becerisini ölçüyordu. Katılımcıların iyi derecede puan almaları için konsantrasyonlarının yüksek olması gerekiyordu. Deney sırasında katılımcıların telefonları sessize alındı. Katılımcılara telefonlarını ya ters çevirerek masanın üstüne ya da ceplerine veyahut çantalarına ya da başka bir odaya koymaları istendi.
Yapılan araştırmanın sonucunda akıllı telefonlarını başka bir odaya koyan kullanıcıların, masanın üstüne koyan kullanıcılara oranla çok daha iyi bir performans sergiledikleri görüldü. Ayrıca telefonlarını başka bir odaya koyan bu grup, telefonlarını ceplerine ya da çantalarına koyanlardan gruptan azda olsa daha iyi bir performans sergiledikleri ortaya çıktı.
Teksas Üniversitesi'ndeki araştırmacılardan Adrian Ward bu konu hakkında "bilinçli zihin o sırada akıllı telefonunuzu düşünmüyor ama bir şeyi düşünmemek için gereken süreç, bilişsel kaynaklarınızdan bir bölümünü kullanıyor. Yani bir bakıma beyin göçü gerçekleşiyor" ifadelerini kullandı.
Başka bir deneyde ise, kişilerin akıllı telefonlarına olan bağlılıklarının zihinsel kapasiteye etkisi incelendi.
Katılımcılara telefonlarını yine diğer grupta olduğu gibi masanın üstünde görünür bir yere, cebine, çantasına veya başka bir odaya koymaları istendi. Bazı kullanıcılara ise bu defa telefonlarını kapatmaları söylendi. Akıllı telefonlarını masada, ceplerinde ya da çantalarında tutan ve akıllı telefonlarına en bağımlı olanlar, daha az bağımlı olan gruba göre daha kötü bir performans sergilediği görüldü. Yani telefonların kapalı veya açık olmasının yada terse çevrilmesinin önemli olmadığı ortaya çıktı.
Kısaca Adrian Ward bu deneyindeki çıkan sonucu şu sözlerle ifade etti. "Katılımcıların dikkati telefonlarına gelen bildirim yüzünden dağılmadı. Telefonların varlığı bile zihinsel kapasitelerini zayıflatmaya yetti" dedi.
Evet, araştırmanın sonucu böyle. Şuandan itibaren araştırmanın sonucundan haberdar olan bizler için hayatımızda akıllı telefonlar adına değişen bir şey olacak mı?
Ne gibi önlemler alıp da araştırmanın sonucundaki zihinsel kapasitesi azalmış guruba dahil olmayacağız?
Yoksa yapılan bu araştırma bizler için bir şey ifade etmeyecek mi?
Görünen o ki günden güne yenilenen, yeni yeni özellikleriyle karşımıza çıkan akıllı telefonları hayatımızın dışına itmek şuan için imkansız gibi görünüyor.
Bir öz eleştiri yapmam gerekirse,
Şuan okuduğunuz bu yazıyı bile akıllı telefon aracılığıyla yazıp yayınlayan benim için de, akıllı telefonlardan uzak durmam şuan için olası bir durum gibi görünmüyor.
Teknolojiye sonuna kadar bağımlı olan bizlerin elimizin altındaki hayatımızı kolaylaştırıp daha çekilir bir hale getiren bu aygıtları, yaşamımızın dışına itip onlardan soyutlanarak kendimizi dış dünyaya kapatmak pekte akıllıca gelmiyor doğrusu.
Peki ne yapmalı? Bu işin dengesini sağlayacak terazi nasıl olmalı?
Gerçeği söylemek gerekirse burada ben de çıkmaza giriyorum doğrusu.
Bir yanda çağımızın hızlı akıtıp kavuşmakta bile zorlandığımız günlük yaşantımız. Diğer tarafta araştırmacıların kamuoyuna sundukları gerçeklikler.
Sevgiler, Saygılar, Selamlar.
Şöyle bir yaşadığımız zamanı değerlendirecek olursak, akıllı telefonların hayatımıza getirdiği kolaylıkları, çağımızın ihtiyaç ve gerekliklerini düşününce, akıllı telefonlara mahkum olmayıp da ne yapacağız? Diye sormadan edemiyor insan. Evet, online alışverişten, banka işlerine, iş takibinden, gündelik hayatın her alanında internete ihtiyaç duyuyoruz. Bu ihtiyacımızı gidermenin en kolay yolu da akıllı telefonlardan geçiyor. Çünkü akıllı telefonlarımız her an yanımızda, elimizin altında kullanmamızı bekliyor.
Akıllı telefonlarımızın çabucak değişen, hızla gelişen, takip edilmesi dahi zorlaşan günlük yaşam trafiğimizi kolaylaştırdığı ortada iken, yapılan araştırmalar sonucunda "akıllı telefonların varlığı bile zihinsel kapasiteyi zayıflatmaya yetiyor" açıklaması, tüm akıllı telefon kullanıcılarının dikkatini bu yöne çekti.
ABD'nin Teksas Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma ile "akıllı telefonların yakında tutulmasının dahi zihinsel kapasiteyi azalttığını ortaya koydu."
Araştırmacılar 800 akıllı telefon kullanıcısına yaptıkları deneylerde, akıllı telefonların insanlar üzerindeki etkisini inceledi. Deneye katılan akıllı telefon kullanıcılarına bilgisayar üzerinde yapılan bir testten geçmeleri istendi. Testler ise zihinsel kapasiteyi yani kişinin belli bir zamanda bilgileri tutma ve işleme becerisini ölçüyordu. Katılımcıların iyi derecede puan almaları için konsantrasyonlarının yüksek olması gerekiyordu. Deney sırasında katılımcıların telefonları sessize alındı. Katılımcılara telefonlarını ya ters çevirerek masanın üstüne ya da ceplerine veyahut çantalarına ya da başka bir odaya koymaları istendi.
Yapılan araştırmanın sonucunda akıllı telefonlarını başka bir odaya koyan kullanıcıların, masanın üstüne koyan kullanıcılara oranla çok daha iyi bir performans sergiledikleri görüldü. Ayrıca telefonlarını başka bir odaya koyan bu grup, telefonlarını ceplerine ya da çantalarına koyanlardan gruptan azda olsa daha iyi bir performans sergiledikleri ortaya çıktı.
Teksas Üniversitesi'ndeki araştırmacılardan Adrian Ward bu konu hakkında "bilinçli zihin o sırada akıllı telefonunuzu düşünmüyor ama bir şeyi düşünmemek için gereken süreç, bilişsel kaynaklarınızdan bir bölümünü kullanıyor. Yani bir bakıma beyin göçü gerçekleşiyor" ifadelerini kullandı.
Başka bir deneyde ise, kişilerin akıllı telefonlarına olan bağlılıklarının zihinsel kapasiteye etkisi incelendi.
Katılımcılara telefonlarını yine diğer grupta olduğu gibi masanın üstünde görünür bir yere, cebine, çantasına veya başka bir odaya koymaları istendi. Bazı kullanıcılara ise bu defa telefonlarını kapatmaları söylendi. Akıllı telefonlarını masada, ceplerinde ya da çantalarında tutan ve akıllı telefonlarına en bağımlı olanlar, daha az bağımlı olan gruba göre daha kötü bir performans sergilediği görüldü. Yani telefonların kapalı veya açık olmasının yada terse çevrilmesinin önemli olmadığı ortaya çıktı.
Kısaca Adrian Ward bu deneyindeki çıkan sonucu şu sözlerle ifade etti. "Katılımcıların dikkati telefonlarına gelen bildirim yüzünden dağılmadı. Telefonların varlığı bile zihinsel kapasitelerini zayıflatmaya yetti" dedi.
Evet, araştırmanın sonucu böyle. Şuandan itibaren araştırmanın sonucundan haberdar olan bizler için hayatımızda akıllı telefonlar adına değişen bir şey olacak mı?
Ne gibi önlemler alıp da araştırmanın sonucundaki zihinsel kapasitesi azalmış guruba dahil olmayacağız?
Yoksa yapılan bu araştırma bizler için bir şey ifade etmeyecek mi?
Görünen o ki günden güne yenilenen, yeni yeni özellikleriyle karşımıza çıkan akıllı telefonları hayatımızın dışına itmek şuan için imkansız gibi görünüyor.
Bir öz eleştiri yapmam gerekirse,
Şuan okuduğunuz bu yazıyı bile akıllı telefon aracılığıyla yazıp yayınlayan benim için de, akıllı telefonlardan uzak durmam şuan için olası bir durum gibi görünmüyor.
Teknolojiye sonuna kadar bağımlı olan bizlerin elimizin altındaki hayatımızı kolaylaştırıp daha çekilir bir hale getiren bu aygıtları, yaşamımızın dışına itip onlardan soyutlanarak kendimizi dış dünyaya kapatmak pekte akıllıca gelmiyor doğrusu.
Peki ne yapmalı? Bu işin dengesini sağlayacak terazi nasıl olmalı?
Gerçeği söylemek gerekirse burada ben de çıkmaza giriyorum doğrusu.
Bir yanda çağımızın hızlı akıtıp kavuşmakta bile zorlandığımız günlük yaşantımız. Diğer tarafta araştırmacıların kamuoyuna sundukları gerçeklikler.
Sevgiler, Saygılar, Selamlar.
Akıllı telefonlar hayatın içinde ve onlardan vazgeçmek mümkün değil malesef. Belki sınırlı sürelerde kullanmaya çalışarak olumsuz etkilerinden kurtulunabilir.
YanıtlaSilEvet, ama en büyük sorunumuz süreyi sınırlandıramıyoruz. Artık sadece boş vakitlerimizde değil tüm zamanızın odak noktasında telefonlarımızla buluşuyoruz.
Silgelişen teknoloji, yaşamımızın bazı yönlerini kolaylaştırıyor ama asıl önemli olan, düşünme, değerlendirme, karar verme, hafıza gibi çok hayati şeyleri de alıp götürüyor yavaş yavaş; hiç de fark etmiyoruz bile.
YanıtlaSilBir düşünelim. akıllı telefon olmasa şimdi veya internet ortamı bozuldu, savaş çıktı örneğin. :)
Evet, halil bey haklısınız gelişen teknoloji hayatımızı kolaylaştırıyor ama insani fonksiyonlarımızı silip süpürüyor.
SilYa hayatımızın odak noktası o kadar çok yapmışız ki... 1 haftadır internetsizdim ve çok zor dayandım. Bu çok kötü bir şey. Cem Yılmaz'ın bir repliğindeki gibi "bu telefonlar yokken ne yapıyormuşuz yaav" :) Gün ilerledikçe de hayatımızda daha çok yer alıyorlar, bir 5 sene sonrasını düşünemiyorum şimdiden.
YanıtlaSilAynen benim de telefonum bozuldu yeni telefon alana kadar 1 gün geçti ama nasıl geçti birde bana sorun :)
SilTelefonum suya düştü nasıl eksiğini hissediyorum anlatamam :(((
YanıtlaSilArtık telefonumuzun yokluğu bile bizi depresyona sokmaya yetiyor.
YanıtlaSilMerhabalar..
YanıtlaSilYazınızı ilgiyle okudum. Zira hepimizin elinde olan bu telefonlarla bir nevi çip'lendik işte... Saygılarımla.
Telefonlara genetiğimizi kodlandık bırakamıyoruz artık.
SilTülay hanımın yorumundaki gerçek düşündürücü. Yani her bakımdan tehlikedeyiz. Kapalı iken bile tehlike var. Zihin sağlığımız için az kullanmak, uzakta tutmak gerek bence. Kaleminize sağlık. Selam ve saygılar.
YanıtlaSilEvet az kullanmak gerek ama başaramıyoruz ki. Değerli yorumlarınız için teşekkürler.
SilMalesef kölesi haline geldiğimiz şu telefonlardan bir kurtuluş yok sanırım.
YanıtlaSilBana da öyle geliyor. Ve her geçen zaman da aleyhimize işliyor .
SilAkıllı telefonun en çokta ilişkilerimizi etkilediğini düşünüyorum. Bir ortamda herkesin elinde akıllı telefon olduğunda konuşup dertleşmek, bir şeyler paylaşmak zor oluyor
YanıtlaSilZor oluyor ve aynı zamanda konuşmalar kısa sürüyor. Sonra herkes telefon başına.
Sil